Çevre kirliliği zımnında 13 milyon çalışkan türü tehlikede

Kasaba; acun üzerinde yaşamını sürdüren canlılarının hayatları süresince ilişkilerini sürdürdüğü aut ortama deniyor. Fakat insanlar, saf olmayan yollarla çevreyi kirletiyor ve bilcümle dengeleri değiştiriyor. İstanbul Maharet Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Istihsal ve Istihlak Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Sürgün Karaosmanoğlu, “İnsanoğlu çevre kirliliğine sebep olduğu amacıyla dünyada 13 milyon türün çeşitliliğini namevcut olma tehlikesiyle tehdit ediyor.” dedi. 1972 yılında Stokholm’üstelik gerçekleştirilen Mürekkep Milel (BM) İnsan Çevresi Konferansının çevre konusundaki geçmiş küresel BM konferansı olduğunu hatırlatan Karaosmanoğlu, bu konferansta sosyo-konuşu yapıları ve evolüsyon düzeyleri ayrımlı olan birçok ülkenin tıpkı araya geldiğini belirterek, “Mekân için uluslararası evvel teşrikimesai sonucu BM İnsan Çevresi Bildirisi kabul edilerek 5 Haziran Acun Kasaba Haset namına zar edildi.” ifadelerini kullandı.Seçilen temayla seçme yıl kasaba sorunlarına kamuoyunda ilgi çekme ve yöntem yapıcıların ilgisini müzayede hedeflenerek koskocaman etkisi erdemli etkinlikler yapılıyor. Hayvan, bitki ve mikroorganizma kendisine tanımlanan gezegenimizin adsız sansız gücü dirim bilimsel yelpaze üzere kendisi de fani aynı nev olan herif bildirme iri tehlikedir. İnsanoğlu mekân kirliliğine bozukluk olduğu için dünyada 13 milyon türün çeşitliliğini tehdit ediyor ve yıkıyor. Gezegenimizdeki çeşitliliğin 1 milyon türü her an yok oluyor. Değme biri yaşamımız üzere önemli biyolojik skala ve türler acı altında. Su ve kara ekosistemlerinin onarılması, yenilenmesi ve korunması gerekiyor. Zira aksaklık 3,2 bilyon insanın refahını zedeliyor.”
Biyolojik çeşitliliği korumanın insanların görevi olduğunu baştan hatırlatan Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, yaşamdaki tam türlerin saf zincirde birbirine sadık ve mail etkileşimde olduğunu vurguladı. Karaosmanoğlu, insanoğlunun saf dengeyi bozduğunu belirterek, “Şimdi saf dengeyi onarma, sonradan yenileme ve hep esirgeme zamanı.Biz çevremizi kirleterek, iklimimizi değiştirerek, doğadaki sınırları aşarak türleri yok ettik, ediyoruz. Görevimiz yaşam için apayrı sunturlu ve fonksiyonel olan türlerin saf ortamlarına engelleme etmemek, destek olmak ve korumak.” ifadelerini kullandı. Dünyaya taşıyacağından çok denge verildiğinin dile getiren Karaosmanoğlu, şunları söyledi: “Dünyamızdaki kaynakları verimli, bulunan sunma bol atılan, akarsu, erke yönetimiyle, gayrı deyişle en bozulmamış teknolojiyle üretim, tüketim ve hizmet üzere kullanmalıyız. Şayet kullandığımız kül kaynakları ati nesillerin ihtiyaçlarını birlikte dikkate alarak, bu ihtiyaçları tehlikeye atmadan tüketirsek ‘Sürdürülebilir Istihsal ve Tüketim’ başarılır. Sürdürülebilir olmak kaynakları gelecek için ‘daim’ kılmaktır. Bunun için de sürdürülebilir hayat kültürümüz olmalıdır. Itidalli Asya’dan Anadolu’evet, Rumeli’ye uzanan köklerimizde, kültürümüzde esasen sürdürülebilir yaşam ilkeleri var. Bizler israfı sevmeyiz. Fakat doğamızı, toprağımızı, suyumuzu, havamızı çok severiz. Yanı başımızdaki bitkiye, hayvana, hiçbir varlığa kıyamayız.Koronavirüs salgını dolayısıyla insanların evde elan aşkın kaldığını ifade fail Prof. Dr. Sürgün Karaosmanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Koronavirüs döneminde taşımacılık azaldı. Susturucu gazının sebep olduğu çekicilik kirliliği azaldı. Marttan itibaren havalar haddinden fazla itici gitmedi. Isınma kaynaklı kirleticiler azaldı. Endüstri üretiminin durması ya birlikte birlik kapasite ile çalışmaması üstelik hava kalitesini iyileştirdi. Amerika Müttehit Devletleri’nin Millî Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) Toptan İzleme Laboratuvarı verilerine göre 3 Haziran günü atmosferdeki karbondioksit miktarı 417 ppm (milyonda tıpkı kısım) oldu, düşüş namevcut. Başta karbondioksit atılmak amacıyla tavhane gazları miktarı düşmüyor. Global istinas sürüyor. Çünkü üretiyor ve tüketiyoruz. Bu tüketimde şişman pay enerjiye ilişik. Faaliyet, ısı, sevimsiz, cellat-likit-doğal gaz yakıtların üretimi ve tüketiminin bedeli yüksek. Enerji üretimi ve tüketimi, ekincilik, orman ve diğer arazilerin kullanımı, endüstri, taşımacılık, binalar hep merdiven gazı emisyonuna neden oluyor ve iklim değişiyor. İklim doğası gereği değişir. Mühim olan insanın kişi tarafından iklimini değiştirmemesi.” .