Bahadır Baruter: Karikatürü aynı konuşma namına görmedim

Tafsilatlı zamandır mizahtan, çizerlikten, yayıncılıktan ırak duran Batur Baruter, Pi Arte TV ’nin kurucusu Mahir Mircan ’a misafir olduğu programda “Karikatür bence akıbet evre dallı güllü sanatkarane tıpkısı iştir” dedikten sonraları şöyle konuştu: “Sanatkâranedir amma laf değildir. Arkasındaki yaratıcısının sanatçı vasıfları taşımasıyla müteallik çok bitli tıpkısı bati büyü vardır. Çizgi roman üzere bile tıpkı şeyi söylerim. Ara Sıra çeşit iz romanlarda pür sanatı hissedebilirsin, bazılarında ayrıksı bir şey henüz vardır. Sinema de böyledir. Ticari sinemanın kaygılarıyla konferans sinemasının rahatlığı, özgürlüğü kıyaslandığında birinde musahabe yoğunluğu artık hissedilir. Diğerinde zayıflar, bazısında ise ağız ağıza söner harcama. Rapor kaygısı olan, anlatmama kaygısı, anlaşılma kaygısı olan tek sanatsal gösteri açık benzeri şekilde musahabe değildir. Haddizatında karikatürcü iki asıl yetenekten besleniyor. Biri belirtik zehir kabil dışarıdaki ısıyı, nemi algılayabilen duyarlılığının olması. Başkası o tam toplumda hangi olup bitiyorsa onunla bağlantılı tıpkısı hassasiyetinin olup, bunu bile iyicene ifade edebiliyor olması. Hayatın anlamı sanırım kendini yenileyip tüvana, adamakıllı inançlarla yine tekrar var olabilmek. Ego daha o adamakıllı şeyi içimde hissettiğim amacıyla mutluyum.”
Leman’da yaklaşık 12 sene süresince, Fatih Solmaz ile birlikte hazırladıkları Lombak sayfası yayınlanmaya başladığı andan itibaren dönemin sunu bedii köşelerinden birine imza atan Baruter, 4 kitaplık Lombak serisi ve 2012 ’birlikte Yapı Itimat Yayınları marifetiyle yayınlanan Ruhaltı ünlü kitaplar yayınladı. Bunların yanısıra, mizahçı arkadaşlarıyla alay malay yahut müstakil kendisine yayınladığı L-manyak, Lombak, Mızrap, Penguen dergilerini yayınlayan Bahadır Baruter, gösterici heykel ve dijital çalışmalarının düz aldığı sergiler birlikte açtı. “Ben karikatürü tek sevemeden başladım. Çokça zorlanarak, haddinden fazla ıkına sıkına ve keder ortamında yaptığım aynı hareket diye hatırlıyorum” diyen Keleş Baruter sözlerini şöyle sürdürdü. “Bilahare sevmeye başladığımda çok muvaffakiyetli olduğumu fark edip sevdim. Haddizatında liyakatli de olabileceğimi aritmetik etmiyordum. Aklım hep resimdeydi, Mimar Sinan Üniversitesi ’nde foto okumuştum. Karikatürle ilişkin hiçbir merakım üstelik yoktu. Gülmece dergisi tüketmezdim, mizahçı arkadaşım yoktu. Çizer olduğum amacıyla bütün söylenip, yakındım. Sonradan bir devir mesleğimi rappadak çokça sevmeye başladım. Kendimi o büyüklüğünde muvaffakiyetli tıpkı noktada hissettim ki, etrafımda o kadar domuzuna insanlarla karşılaştım ki mesleğim bitiverdi, yıllık kapandı. Bu o haddinden fazla kısacık antlaşma aralığına sığdı. Mesleğimin serencam yılında ben mesleğimi sevdiğimi fark ettim.”