Vakanüvis yazdı: Kazancakis’in eserlerindeki peşin yargı

Kazancakis de fanatikti Vakanüvis Yunanistan ’ın paranoyalar eşliğindeki densizlikleri, cesamet yöneticilerinden sade vatandaşa kadar az daha toplumsal tıpkı delilik halinde. Palikarya ‘izzet aklı’ evet de akılsızlığına cebin sağduyulu sesler az daha bulunmayan mesabesinde. Bu sapma, tabiatıyla asılsız değil. Zira, Yunanistan ’daki sağlam çok düşünsel üretim, bu gayrisıhhi yapıyı besliyor. Arş. Gör Başak Uysal ’ın ‘Dil ve Literatür Araştırmaları Dergisi’nin ‘Kış 2012’ sayısında kaleme aldığı, “Palikarya Nesrinde Türklük, Hak Dini ve Türk Kültürü Algısı: Kazancakis Örneği” antetli makale, 20 ’nci yüzyılın sunu ünlü yazarlarından birisi olan Nikos Kazancakis ’in da konu Müslümanlık, Türklük oldu mu kendisini elbet de kaybettiğini ortaya koyuyor. Nikos Kazancakis, 1883 yılında, o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu ’nun tıpkısı parçası olan Girit ’te doğmuştu. 1897 yılında çıkan vaziyetler nedeniyle Kazancakis ailesi, Girit ’kap Naksos ’a göç edince Kazancakis birlikte aldığı eğitimde Mağrip kültürüyle tanışmıştı. Devamında Atina Üniversitesi ’nde ahbaplık okuyan Kazancakis, antrparantez Henry Bergson ’dan hikmet eğitimi almış, sonrasında dahi Buddha ve Nietzsche ’nin öğretileriyle tanışmıştı.Kazancakis, 1956 Viyana Uluslararası Sulh Ödülü ’hangi müstahak görülmüş, bire bir sene bilahare bile Viyana’üstelik ölmüştü. Yirminci yüzyılın sunu cesim yazarlarından birisi olarak kabul edilen, eserleri acun dillerine çevrilen yazarların başında mevrut Nikos Kazancakis; “Zorba, Günaha Akıbet Davet, Hürriyet ve Ölüm, El Greco ’evet Mektuplar, İspanya: Yaşasın Ahiret Yolculuğu, Baştan Çarmıha Gerilen İsa, Cenabıhak ’ın Fukarası, Kayalı Bostan, Toda Raba ve Kardeş Kavgası” romanlarını yazmıştı. Yunalıların dünyaca adlı edebiyatçısı, Türkiye ’üstelik çokça çok hayranı olan, acun klasiklerinden “Zorlayıcı”nın yazarı, üstüne üstlük “Arsıulusal Barış Ödülü” sahibi Nikos Kazancakis, eserlerinde rijit bire bir bağnaz üzere inanılmaz betimlemelerle Mütedeyyin Türklere saldırmış birisiydi. Kazancakis ’in romanları, “imaj çalışmaları disiplini” çerçevesinde incelendiğinde, onun ‘barışsevereliğinin’ altının lacerem birlikte yersiz olduğu ortaya çıkıyordu. Türk -Palikarya ilişkilerinin; tarihî, politik ve kültürel boyutu kadar, ruhsal / mental tıpkı boyutu olduğu dahi vukuf çevrelerinde kabul edilen tıpkı yaklaşım.Bu travma Kazancakis’te kendisini göstermişti. ‘Hürriyet ve Ölüm’ adlı romanında Kazancakis, şöyle tıpkısı diyalog yazmıştı: “Bu sene birlikte rüşvet tarlalarımız canavarlaşacak Cenabıhak ’ya şükür. ‘Arpa’ dedi.Kozma alık.” Şalvarlı âdem eşit verdi: “Osmanlı cesetleri mebzul matbua olur. (…) Rappadak incecik, o cıyak cıyak sesiyle 821 başkaldırmasının o adlı marşını söylemeye başlamıştı: “Ulan benim teferruatlı biberli kılıcım, sen Osmanlı ’yı kesersin.” Nikos Kazancakis, tıpkısı romanda “Belli ben da silaha sarılacağım geçenlerde.” diye niteleyerek eşit verdi hoca gülerek. “Abece de iyi ya, amma çerez, küçümseme, iştiha ayırmak amacıyla; ana kızartma Osmanlı.” satırlarına yer vermişti. Tıpkısı apayrı yerde birlikte “Öfkeyle ihtiyara baktı, Osmanlı görmüş gibi oldu. ‘Ağabey Mihal! Vaftizinizin başı için söyle, ne alıp veremediğin var benimle? Bugün bakışların hoşuma gitmiyor; bana Osmanlıya bakar kabil bakıyorsun.” diye yazmıştı. Tıpkısı romanın aynı apayrı sayfasında ise şu satırlar vadi alıyordu: “Delik tezek ve nebat kokuyordu… Efe Mihal başı öne cereyanlı, bu Türk havasını hafif aynı tiksintiyle soluyordu.‘Türklük kokuyor. ’ Sabah limandan trampet sesleri geldi, rıhtım al feslerle doldu, rıhtım ağırlaşmış, Türklük kokuyordu.” Kazancakis, “Umum Greco ’evet Mektuplar”de de Müslüman Türkleri yer ciddi ifadelerle aşağılıyordu: “Yavaş Yavaş büyüyüp aklım geliştikçe uğraş de genişliyor, Girit ve Yunanistan ’dan taşıyor, bütün ahit ve mekâna yayılıyor, insanlık tarihine karışıyordu. Şimdi savaşçı, Girit ve Türkiye değildi. İyi ve ızdırap, çerağ ve dalavereli, Tanrı ve iblis. Tıpkısı savaş daima bitmeme edecekti. İyinin, ışığın ve Allah ’nın arkasında Girit, beis, münasebetsiz ve Şeytan ’ın arkasında ise Türkiye var.” Romanlarında, Türklere yönelik aşağılamalarını, öfkesini, kinini gizlemeye on paralık gerek görmeyen Nikos Kazancakis, bir romanında karaktere şunları söyletmişti: “Kabadayı Poliksingis sakim küm ettikçe, eveleyip geveledikçe, yalvarıp yakardıkça, sandalyesini usulca çekip ‘kardaş mardaş ’ diyerek yaltaklandıkça fesine yas bezi iliştirip karşısına çıktıkça, yalpaklık ettikçe, ensesinden kavrayıp dükkândan dışarı alaşağı etmek, ciddi, taşlama yoğun sözler izah etmek, ‘Lan bakımsız zampara, ulan okkalı soysuz, Türk tohumu! Senin hangi işin var burada Poliksingis Satış, senin mahallen Türk mahallesi, kapının boyası bile yeşil ’ geçmek geliyordu içinden.” Nikos Kazancakis, angın ‘Zorlayıcı’ ve ‘Çarmıha Geriliş’ romanlarında bile Dindar Türk topluma müteveccih nefretini çokça sergilemişti.Haç çıkararak yabanıl Anadolulu ’yu izledi. (…) Şimdi, patron, düşünüyorum kim sen benim kaç parça Türk ’ad kellesini kestiğimi ve birçok tanesinin kulağını salamura yaptığımı merak ediyorsundur. Bu Girit ’te aynı gelenektir.”

.