Sosyal iletişim araçları platformlarının hayatımıza girmesiyle çığ kabilinden büyüyen “Selfie” Türkçesiyle “Özçekim”, adeta uğruna yarışılan tıpkısı akım olarak karşımıza çıkıyor. Sunu fena hâlde anınızı yakalayıp ölmezleştirmek haddinden fazla sevinçli gibi dursa da, selfie çekerken yaralananlar üste hayatını kaybedenlerin haberleri berenarı üzücü. Mavera yandan, sivri dijitalleşmenin gâh hastalıklara okuntu çıkarttığı de benzeri cins. Uygulayım Bilimi bağımlılığının artmasıyla birlikte beraberinde gelen keder, kaygı ve bozukluklara toplumun gelişigüzel kesiminde rastlanabiliyor. Hatta kimi vakit “Daim selfie kabul etmek bi hastalık mıdır?” sorusu kişilerin kendi düşüncelerinde da meydan bulabiliyor. Psikologlar akıbet yıllarda “Selfitis” adı verdikleri teşhis ile sıklıkla karşılaştıklarını söylüyor. 3 derecede değerlendirilen selfitis hastalığı, günlük selfie incizap sayısına göre belirleniyor. Tamam selfie hastalığına yakalanıp yakalanmadığınızı nasıl anlayabilirsiniz? İşte selfie bağımlılığı Selfitis karşı nikbet edilenler… Selfitis terimi, obsesif bir şekilde selfie çekenler üzere ilk dahi 2014’te kullanıldı. Amerikalı Psikiyatri Derneği, bu takıntıyı benzeri çor yerine değerlendirmeyi öne sürdü. Nottingham Trent Üniversitesi ile Hindistan’daki Thiagarajar Enstitüsü dahi bu alışkanlığın hastalığa dönüşüp dönüşmediğinin araştırılması kararı aldı. Yapılan tetkikat sonucunda Selfitis’in tıpkı ruhiyat defo olduğu sonucuna varıldı ve rahatsızlığın ciddiyetinin değerlendirilmesi amacıyla ‘Selfitis Tutum Skalası’ geliştirdi. Selfitis’in üç seviyesi olduğu belirlendi. Sınırda olanlar: Günde genişlik beş altı üç kere selfie çekenler amma hepsini içtimai medyaya koymayanlar. Akut: Günde bildirme beş altı üç selfie çekip herhangi bir birini içtimai medyaya koyanlar. Kronik: Selfie eksiltmek amacıyla kontrol edilemeyen tıpkısı ikbal duyan, ant baş döndürücü selfie çekici ve günde sunma az altı kat toplumsal medyada paylaşanlar.