Prof. Dr. Hasan Sözbilir E bakarak deprem bölgesine kullanılmamış yapılaşma dan ilk fay yasası çıkarılmalı

İZZET MAZI-MEHMET AKİF TEMIZ – Dokuz Ilkgüz Üniversitesi (DEÜ) Zelzele Araştırı ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “asrın felaketi” kendisine nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerde 300 ve 150 kilometrelik iki fayın kırıldığını bildirdi.

Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgedeki incelemelerini beraberindeki Fırat ve Sivas Cumhuriyet Üniversitelerinden ekiplerle sürdüren Prof. Dr. Sözbilir, AA muhabirine, hem ne faydaların kırıldığını araştırdıklarını hem da ilçelerde ve köylerde hasarın boyutunu görmeye çalıştıklarını söyledi.

Şu ana kadar kestirmece 400 kilometre civarındaki bire bir eşkal boyunca çalışmayı tamamladıklarını anlatan Sözbilir, “Şu anda önce depremin yüzey kırığı üzerindeyiz. Biliyorsunuz bu depremde üç ayrımlı fay parçası alay malay çalışarak bu depremi üretti ve kestirmece 300 kilometreye yakın bire bir kırık kırıldı, bu önce şişman depremde. İkinci depremde ise Çardak, Doğanşehir tarafındaki gözlemlerimizle karşılaştık. Orada bile 150 kilometre civarında tıpkı forma kırılmış oldu.

Yani benim gördüğüm kadarıyla lüzum yıkım, lüzumlu hassas kırık parçaları, depremin büyüklüğü ve şiddeti anlamında dünyadaki karada ergin depremlerin bildirme büyüklerinden bire bir tanesi bu. Bu yüzden depremin şiddeti 11’e büyüklüğünde çıkıyor.” açıklamasında bulundu.

İkinci depremin ilkinden kısaca 9 saat sonra meydana geldiğini hatırlatan Sözbilir şunları kaydetti:

“Doğrudan bu faylarla dokanak fail, değen faylar üzerinde gerçekleşmedi. ara sıra payanda fayda fail bir fay var. O fay sözde o gerilimi transfer etmiş üzere. Yani aktarma ederek aradaki o stresi oraya aktarıyor. Tetiklemeyle gelişen aynı zelzele kabilinden düşünebiliriz ikincisini. Dünyada çokça beş altı gözlenen benzeri olay amma sonuçta bu asıl deformasyonlar hareket sırasında oluşabiliyor. Ortadaki kabuğun yer bilimsel yapısı çokça yüce burada. Buranın hususi ayrımsız yeri var zaten. Hem Şarki Anadolu hem Geberik Deniz Fayı’nı kestiği aynı bölge. Zımnında muhtemelen ölçekteki iri ölçekteki fayların kesişim noktasında olan bir yerdeyiz. Hele söz gelimi Antakya öyle benzeri yerde. O yüzden aha yıkımın derecesi az buçuk henüz erdemli. Zeminle ilişkin haddinden fazla ağır problemler var. Sıvılaşma tehlikesi olan bölgeler çokça fazla.

Asi Nehri süresince kuruludur. Toprağın, malzemenin kumsal olduğu yerlerdir. Nehrin getirdiği malzeme olduğu üzere ve bu malzemeler elan taşlaşmadığı üzere suyla alay malay yüzeye çıkıyor deprem sırasında. Mukavemetini kaybediyor. Istinatgâh transfer gücünü kaybediyor. Binalar ne yapıyor? Temel Taşı içine göçüyor o tam. Yan yatıyor devriliyor. Anlaşılan bir husus içine geçiyor. Tıpkı üstelik binanın kendisi sağlam değilse o ant kendisi de parçalanıyor. Kolonlar devre dışı kalıyor. İşte sandviç kabil oluyor çatı. Ayrı Ayrı yerlere yıkılıyor. Buna eş uzanım Gölbaşı’nda var. Adıyaman Gölbaşı’nda birlikte bati tıpkısı sıvılaşma var. Şehrin neredeyse dörtte üçü sıvılaşma yaratan benzeri mesnet konusunda kurulmuş. Anca tıpkı ağırlık var.”

“Fayların inkisar mekanizmasını anlamaya çalışıyoruz”

Şu anda bölgede 5 kırık parçasının kırıldığını belirten Sözbilir şöyle bitmeme etti:

“Bunlar doğrusu bilimsel anlamda hani intizar zamanı mevrut. Bizim selen insanlarının yaptığı çalışmalarla bunlar saptanabiliyor. Yani gelişigüzel fayın bire bir deprem yineleme periyodu var. Bittabi faylar kırılınca doğal yerine o ruhsal gerilim kuzeye, güneye fay süresince bire bir şekilde sair faylara aktarılır.

Belli tıpkısı proses birikimi bittabi kim oluyor şu anda. Ama bu ferda sarsıntı olacak anlamına gelmiyor. Bittabi olacak, yani gelecekte olacak. Ama ne kadar yaklaştığı üstüne şu anda imdi bizim araştırı yapmamız geçişsiz. Filhakika o yüzden buradaki fayların inkisar mekanizması anlamaya çalışıyoruz.”

Bütün çalışmaların arkası sıra Ankara’üstelik toplantı yapacaklarını aktaran Sözbilir sonuçları değerlendireceklerini bildirdi.

“Fay yasasının Meclisten geçmesi gerekiyor”

Türkiye’nin balaban tıpkısı depremle yüz yüze kaldığını, kendisinin bile Antakyalı olduğunu tamlayan Sözbilir şöyle konuştu:

“Benim evim bile yıkıldı. İşte yakınlarım enkaz altında kaldı ama bundan sonra şimdi yerleşmek gerekiyor. Depremin önceki gününden itibaren burada olduğumuz üzere geçmiş günde saygı vardı gözlerde, endişe vardı. İnsana ait temas soy duyguyu gözlerde görüyorduk. Demincek yavaş yavaş yerine oturuyor tümce. Yani olan oldu çıktı, imdi hangi yapmalıyız? Bundan sonrasını hangi yapılmasının altında saha seçimi yatıyor. Akıllıcasına düz seçeceğiz. Bakın deminden fayın üstündeyiz. Evler yıkılmış değil mi? Peki. Haddinden Fazla cılız.

Çokça süssüz yani. Hangi fayın üstüne? Yakın gelecekte kırılacak fayın konusunda. Yani ölmüş fayın üzerine oturabilir. Sorun değil amma canlı fayın üzerine ve mümasil gelecek depremi üretecek yerlere oturmayacağız. Buna fay yasası deniyor Türkiye’dahi. Bilcümle dünyada bu hakeza. Kırık yasasının Meclisten geçmesi gerekiyor. Ilk bunu yapacağız ve ona bakarak bu şehirlerimizi düzelteceğiz. Şu anda kırık yasası geçmeden yapılaşmaya girersek yeniden güçlük olacak. Yani o ayrımsız günde menfaat, toplanır, menfaat o yasa. Mukayyet zaten o yasa. Ululuk bize aynı fariza vermişti. Türkiye’deki dört beş hocayla yazdık. Yapılacak her şey ortamında yazıyor. Elden Meclisten geçmesi kaldı.”

Zeminle ilgili dahi araştırmaların yapılması gerektiğini meni eden Sözbilir, “Sıvılaşma tehlikesi olan zeminleri çokça gür yakalamak gerekiyor. Bu bile jeolojik, jeoteknik ve dayanaklık etmek çalışmalarıyla yapılan bire bir öz. Yani jeolog, jeofizikçi birlikte o bölgede lazım seçkin makule çalışmayı yapacak. Zeminin sıvılaşma tehlikesi varsa hiçbir şekilde orada oturmayacak ilk. Zemini iyileştirebiliyorsa oraya bina yapılacak. İyileştiremiyorsa orası toprak olacak.