Hüsnühat ile ebrunun bakırla buluşması, ortaya sanatı çıkartıyor

Babasının yönlendirmesiyle 14 yaşında mesleği öğrenen Oğuz Özlok, ilerleyici yaşlarda kentte değişik benzeri hisse senedi kolunda ticaret yaparken haddinden fazla sevdiği bakır işlemeciliğini üstelik hobi kendisine bitmeme ettirdi. Mütekait olduktan bilahare bakır işlemeciliğine yoğunlaşan Özlok, kendini yetiştirmek amacıyla kaligrafi ve ebru sanatı kursları aldı. Çarkıt usul olan ahali tekniğiyle yaptığı bakır malzemeleri, güzel yazı sanatı ve ebru sanatı kullanarak renklendiren Özlok’un bu çalışması, müşterilerinden ikbal görüyor. Oğuz Özlok, çocukken babasının iz öğrenmesi üzere gönderdiği bakır atölyesinde işi öğrendiğini söyledi. Makine kullanmadan çelik uçlu kalemlerle bakırın üzerine kaligrafi ile yazdığını ve bunu ebru sanatı ile süslediğini tabir eden Özlok, şöyle konuştu: “Kaligrafi ve ebru kursuna gittim. Sonradan ‘bakır işlemesi yapıyorum ve aynı zamanda ayeti kerime, Tanrı lafzı, Hadis-i Kutsal yazıyorum, bunları bakıra işleyeyim’ dedim ve bakırda güzel yazı sanatı sanatı ortaya daha çok. Müşterilerimizden adamakıllı köylü dönüşler aldık. Bilahare de ‘bunu renklendirelim, ebru tekniği ile bakırda uygulayalım’ diye niteleyerek düşündüm. Değişik teknikte işlemiş olduğumuz bakırları boyamaya başladık. Bakır işlemeciliği, hüsnühat ve üstelik ebru sanatı üçü bire bir araya geldi.”
Tıpkı tabağın tamamlanmasının 3 gününü aldığını nâkil Özlok, “Bunu makine işçiliği ile yapan arkadaşlarımız, benzeri dönme içerisinde çokça rahatlıkla tamamlayabiliyor. Sakat usul bakır işlemeciliği sanatı kaybolmaya beniz tutmuş mesleklerden biridir. Amma bunu dahi şu zaman ticari kaygılarla biraz elan aşkın işaret çıkartmak üzere arkadaşlarımız bundan sonra makine işçiliği ile çalışıyorlar.” diyerek konuştu.