Haydarpaşa kazılarında Helenistik döneme ilişik kiremit çukur keşfedildi

Haydarpaşa ve çevresinde, Iblağ ve Altyapı Bakanlığı ile Hars ve Turizm Bakanlığınca 2018’den beri 475 bin metrekarelik alanın 75 bin metrekaresinde kazı bilimsel hafriyat yapılıyor. Peronların kaldırılmasının arkası sıra Helenistik döneme ilgilendiren çukur ile çoklu oyuntu, döküm atölyesi, peron alanı dışında da Osmanlı dönemine ilişkin çeşme, Bizans döneminde yapılan ayazma ve İkinci Acun Savaşı zamanında kurulan melce bulundu. Alanda hafriyat çalışmalarını sürdüren arkeologlar, serencam yerine Helenistik döneme ilişik kiremit oyuntu belirleme etti. Çukur, kazı alanında, Helenistik döneme ilgili platformun dışında ortaya sâdır o zamana ait tekdüze olması nedeniyle kebir tıpkı buluntu özelliğini taşıyor. İstanbul Kazı Bilimi Müzeleri Müdürü Rahmi Asal, kazılarda bölüm yüzüne sâdır kiremit mezara ilişkin yaptığı açıklamada, mezarın yanları ve üzerinin kapatılmış olduğunu söyledi. Mezarı enteresan kılan özelliğin yakılma yani kremasyon yapılması olduğunu aktaran Asal, şöyle devam etti: “Etrafında eksantrik seçkin acılı izi da olmadığı için tabakada oluşan benzeri yangından dolayı iskeletin yanmadığını anlıyoruz.Daha eskimemiş açıldı, teşrih ve kalıntılar yıpranmamış yeni ortaya çıkarılıyor. Haddinden Fazla önemli bir madde. Bu bölgede Helenistik döneme ilişik platformun dışında çıkan yegâne Helenistik devir buluntusu. Onun üzere çok kıymetli. Bu alandaki en er buluntulardan biri. Mezarın zarfında iki ölü hediyesi tespit ettik. Onlar dahi maatteessüf yangından hava tahrip olmuş. Pişmiş topraktan bir pencere, tıpkısı üstelik gösterge şişesi bulundu. Arkeologlar çalışmalara bitmeme ediyor. Burada Helenistik bölüm mezarı çıkması çok büyük kronolojisi açısından, ikincisi üstelik kremasyon olması. Helenistik bölüm bu çeşit kremasyon mezarları ego on paralık görmedim. Bu, dolgunca bir örnek. Önümüzdeki süreçte belki bizlere haddinden fazla daha nadir bulgular verecek.”
Kaldırılan peronların arasındaki ve üzerindeki kalıntıların birleştirilerek planlarının oluşturulmaya başlandığını aktaran Asal, “Bunlar bizim için çok nadir zira asıl mekan planlarının elde edilmesi açısından önemliydi.Tıpkı kamer içre rapor aşamasına gelmiş olacağız, rölöveleri hazırlanmaya başlandı.” dedi. Hafriyat alanında, Azize Bassa Kilisesi’nin olduğu noktadaki mezarların devamının ortaya çıkarılması ve bu alan amacıyla çok koca aynı kalıntı grubu olan altında Helenistik çevrim platformu amacıyla ahşap yapı oluşturulduğunu anlatan Asal, ati bire bir kamer içre bu alanda çalışmaları sürdüreceklerini belirtti. Alandan atölyeye taşıdıkları 70 bin sandık buluntunun tasniflerinin sürdüğünü anlatan Esas, 18 bin sikkenin belirleme edildiğini, bunların 2400’ünün envantere alındığını, daha temizliği yapılmayan 10 bin civarında sikke olduğunu söyledi. Dolgun mezarların şişman tıpkı bölümünü kazdıklarını, şu dakika iki noktada yoğunlaştıklarını dile getiren Esasi, “Önümüzdeki kamer geriye kalanlar üstünde çalışacağız. Bu alanlarda yoğun çoklu gömülmeler olduğu üzere antropologlar, arkeologlar nezdinde kazı çalışması yapılıyor.” diye konuştu.Bence hafriyat aşamaları belli bir doygunluğa ulaştı, artık siper ve sergilemeye yönelik çalışmaların olması gerekiyor. Dolgun mezar, mimari buluntuların burada oluşturulabilecek alanda sergilenmesi gerekir.”
Esas, kazı alanında, Helenistik dönemden, erken Cumhuriyet’e büyüklüğünde kalıntı gruplarının düzlük aldığını belirterek “Kayran çok çapraşık aynı kazı bilimsel kalıntı ve buluntu grubu içeriyor. Gelişigüzel kalıntıya, öz süresince yaşadığı dönemde üstelik dolaşma aktarılma bir bambaşka ihtiyaca müteveccih dokunulmuş. Safahat oluşuk. Bunları sınırlamak de macerasız değil. Katar raylarının buradan geçmesi nedeniyle de baya ayrımsız müdahale ergin. Kalıntıları tanımlamak az buçuk zor duruma mevrut ne yazık ki.” değerlendirmesinde bulundu. Bölgenin, antika kaynaklarda Kalkedon’un gün batısı limanı olarak bilindiğini, bunun üstelik kazılardaki konkre belgelerle dahi tespit edildiğini vurgulayan Esas, şöyle devam etti: “Antrparantez liman ve ticaret hayatı, özel yaşam, alışveriş yöntemleri, Osmanlı döneminde burası askeri ayrımsız geçiş noktası ve konaklama alanı.İslamiyet’in önceki dönemlerin İstanbul’a erken dönemlerde yapılan akınlar var. Aynı düş onlarla ilgili aynı şeyler bulabiliriz dedik, hangi efsus ki öyle bir veriye elan ulaşamadık amma ulaşmayacağız anlamına dahi gelmiyor. Yer nazik beklentilerimizden biri az buçuk o.” Rahmi Asal, araştırmacıların antika kaynaklardan belirlediği iki kocaman bulgudan birinin Azize Efemya Kilisesi, diğerinin Azize Bassa Kilise olduğunu dile getirdi. Dolgun mezar bulunan noktalardan birinde Azize Bassa Kilisesi’hangi ilişik bakiye olduğunu düşündüklerini anlatan Esas, gine kaynaklarda dahi bahsedilen ayazmanın da ortaya çıkarıldığını, bunların onarımıyla ilişik çalışmaların başladığını aktardı. Asal, bu buluntuların Türkiye ve İstanbul arkeolojisi için oylumlu çalışmalar olduğunu vurguladı. Haydarpaşa’bile ölçülü çalışmalara ilişik bilgelik veren Iblağ ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Umumi Müdürü Dik Eyigün dahi projeye başlarken hedeflerinin Haydarpaşa Garı’nın ihyası gereği 20 bin metre ray giymek olduğuna meni etti.Hafriyat alanında 17 kazı bilimci, ayrımsız restroratör, aynı fotoğrafhane, 15-300 ortada mütebeddil iştirakçi ile çalışmaların devam ettiğini tamlayan Eyigün, Haydarpaşa alanında arkeolojik hafriyat ve değişik çalışmalara 355 milyon teklik harcama yapıldığını anlattı. Eyigün, bunu Marmaray projesindekiyle birleştirdiğinde tarihi ortamı, çevreyi, buluntuları ortaya fehmetmek ve korumak için yapılan harcamaların 1 milyar lirayı bulduğunu söyledi. Yalçın Eyigün, projenin detaylarına ilişkin şu bilgileri aktardı: “Projenin, demiryolunu Haydarpaşa Garı’na ilam etmek olan 4 sene önceki hedefi alelacayip bire bir yere geldi. Bundan çok mutluyuz çünkü hem tarihi hem kültürü hem çevreyi müzaheret etmek amma tıpkısı zamanda insanlara haddinden fazla büyük hizmet edecek çabuk treni, demiryolunu dayamak çokça pir bir madde. 1940’lardan beri hizmet eden tıpkı işlik vardı demiryolu araçları üzere. Biz bu atölyeyi gene diriltme ediyoruz. Gençlerimizin gelip oturacağı, onarım, hizmet cihaz ve ekipmanlarını, eski bire bir lokomotifi yanlarında görebilecekleri bire bir zamanda pusula okuyacakları benzeri kafe zarfında sıcak aynı mekan hazırlamak istiyoruz. Bir zamanda 5 bin meterekareyi bulan ilişkin alanda hem buradan sâdır şanlı eserleri hem dahi daha ilk Marmaray projemiz kapsamında birlikte bulunmuş müze müdürlüğümüzün saye ettiği kâh eserleri teşhir etmek istiyoruz.” Bunun beraberinde engelsiz alanda ortaya derkenar ve durumunda koruyacakları eserlerin bulunduğunu anlatan Eyigün, bunların üstünü kapatıp yarı örtüsüz evet de kâh alanlarda de peyda müze konseptini düşündüklerini söyledi.Kapalı ve bulutsuz müze alanlarında gezilebileceği, öz-kahvehane içebilecek bir mantalite düşündüklerini anlatan Eyigün, “Amacımız ‘Demiryolunu getirelim, bundan gerisi cesim değil.’ değil. Haydarpaşa 1910’dan beri Anadolu’nun demiryolunda sunu yetişkin durağıydı. Bu karakteri korunsun ama aynı zamanda insanlar buraya elden şimendifer amacıyla değil, kültürel çağ, sınai miras için gelsinler.” ifadelerini kullandı. Kazılar sırasında 2. Dünya Savaşı’nda askerlerin düz yazı ettiği güvenlik tünellerinin birlikte ortaya çıkarıldığını, ziyaretçileri bu noktaya üstelik geri bırakmak istediklerini dile getiren Eyigün, “Haydarpaşa’yı insanların, İstanbul’un sonuç 2 bin yılını okuyabilecekleri tıpkı mekan adına düşünüyoruz.” dedi..