Cannes Film Festivali’nde gösterimi yapılacak özen kurumlu filmler

Bu sene 75’incisi planlı Cannes Film Festivali, geçmiş yapılan törenle kapılarını açtı. Birbirinden sunturlu filmlerin yarışacağı curcuna, bu yıl Ukrayna ve Rusya savaşı gölgesinde başladı. Festival süresince gösterime girecek 10 film, izleyicilerin dikkatini çekmeye aday. İşte o filmler ve konuları… Temel Luhrmann’ın filmi, efsane müzikçi Elvis Presley’nin hikayesini anlatıyor. Başrolde Austin Butler ve Tom Hanks var. Ukraynalı yönetmen Sergei Loznitsa, İkinci Acun Savaşı sırasında gerçekleşen WG Sebald çekicilik bombardımanının dehşeti karşı çektiği belgeselle Cannes’a dönüyor. Yönetmen David Cronenberg’in filmi, insanların transhümanizme uyum ulaşmak zorunda olduğu gelecekteki bire bir dünyayı anlatıyor. Michelle Williams’ın başrolde düz aldığı Kelly Reichardt’ın yönetmenliğini üstlendiği film, hayatı kullanılmamış tıpkısı gösteriyle rahatsız olmak üzere olan tıpkısı heykeltıraşı konu alıyor. Avrupalı beyaz perde ikonu Claire Denis’in hayata geçirdiği film, Peter Weir’in The Year of Living Dangerously ünlü sömürgecilik ıstırabını anlatan kitabından izler taşıyor. Japon direktör Hirokazu Kore-eda’nın ilk Kore dilindeki filmi, gerçeklik bir hikayeye dayanıyor. Film, insanların istenmeyen yeni doğan bebekleri bırakabilecekleri bebek kutularını anlatıyor. Mia Hansen-Løve’nin yönetmenliğini üstlendiği filmin başrolünde Léa Seydoux var. Bekar benzeri asıl olan Sandra’nın yaşlı babasına bakıcı bulmaya çalışırken bozuk aynı arkadaşıyla ciddi benzeri ilişkiye başladığı filmin temelinde, hat tanımayan dinamit yatıyor. Film, bütün erkeklerin birbirine yabansı tıpkısı şekilde benzediği ürkütücü tıpkı İngiliz kırsalındaki huzursuzluğu anlatıyor. Polonez direktör Agnieszka Smoczyńska’nın filminde başrollerde Letitia Wright ve Tamara Lawrance kayran alıyor ve ikiz kardeşleri canlandırıyor. Filmde birbirlerinden eksantrik kimseyle konuşmayan, ‘outsider art’ (olmamış tekellüm) romanları yazan kardeşler, sonunda kundakçılık ve hırsızlıktan Broadmoor psikiyatri hastanesine gönderiliyor. Virginie Efira’nın başrolde saha aldığı Alice Winocour imzalı dramada, Paris’te benzeri barda terörist saldırıya yakalanan bire bir kadının yaşadığı ruhsal sorunlarla, yırtık hatıralarla boğuşması ve geçmişini yeniden yapmak üzere azimli ayrımsız girişimde bulunması anlatılıyor.