Bütün Yönleriyle GELENEKSEL TÜRK ÇİNİ SANATI

Türk Çini Sanatı, Rum uygarlığını tarihi minval ve inceliklerle kültürel tıpkı miras adına evlerimize büyüklüğünde taşımaktadır. Kütahya Çinisi, İznik Çinisi, Türk Çinisi ’nin vatanı adına akseptans edilmektedir. Fayans sanatı bu topraklarda yüzyıllık benzeri geçmişe sahiptir. Türk Çinisi, iki bölüme ayrılmaktadır. Zar Çinileri: Çini Sanatının evvel dönemlerinde “Kaşi” namına nitelendirilirken, Batılılar aracılığıyla “Tile-Eğin” yerine isimlendirilmektedir. Evani Çinileri: Debbağ, kase, vazo, sürahi, bardak, kupa vb. seramik ürünlerinden oluşmaktadır.Kütahya Çinisi ve İznik Çinileri ‘giz altı ’ çalışmalardır. İlk aşama kendisine, desen tasarımı yapılacak formun bisküvileri hazırlanmaktadır. Henüz sonraları bisküvi formlar, mahsulat, hususi fırçalar ve akarsu bazlı özel boyalarla oluşturulmaktadır. Konturu çizilen ve boyanan kitap, sır küpüne daldırılarak sırlanır ve giz küpünden çıkarılır. Fayans ürünleri, odun fırınlarında fırınlanmaktadır. Sırlama yapılırken ilgi edilmesi müstelzim hususlar, fırın derecesinin ayarlanması, bekletilme süresi ile ürünler, fırında serencam hallerini almaktadır. Giz altı boyalar fırında oluşmakta ve parlaklık kazanmaktadır.Bu değişik teknikler; *Sır Altı Tekniği ve Peçe Üstü Tekniği: Sırlama ile yapılan iki tekniktir. Yapılan çininin üstüne sırlama yapıldıktan sonradan fırınlandığı taktirde peçe üstü denilen ustalık uygulanır. Şayet fırınlanmaz ise sır altı denilen ustalık kullanılır. *Minai Tekniği: Bir Tane rengin hâkim olduğu çinide desen kullanılmaz. Buna Minai tekniği adı verilir. *Lüster Tekniği: Madeni renkleri elde edebilmek üzere lüster tekniği kullanılır. *Lacvardina Tekniği: Tıpkı minai tekniğinde olduğu üzere yegâne keyfiyet kullanılır. Bir Tane bir farkla bu teknikte desen kullanılır. Fayans Sanatı ve Porselen Desenleme (Tezyin) Sanatı günümüzde eş musahabe olarak algılanıyor olsa da, bu iki sanatı birbirinden ayıran bildirme önemli tadımlık, Çini Sanatı “Sır Altı Tekniği” ile yapılmaktadır. Porselen Desenleme Sanatı ise “Sır Üstü Tekniği” ile yapılmaktadır. Fayans sanatının pişirme aşamasında muamelat iki defa tekrarlanıyor. İlk pişirme işlemi 900 basamak ile gelişigüzel bisküvi adını almaktadır. Bisküvi aşamasında 24 saat olacak şekilde kaynak yavaş yavaş pişirilir. İlk pişirme yönteminin amacı toprağın daha da sıkılaşmasını sağlamaktır.Eğer ki pişirilen objeler birbirine değerek fırınlanırsa birbirlerine değdikleri için inkısam ihtimalleri yüksektir. Pişirme işlemi bittikten sonra dışarıya alınan çiniler yavaş yavaş soğumaya bırakılmalıdır. Bunun sebebi de çinilerin çatlamasını önlemektir. Çini sanatında kullanılmak istenilen elvan değişkenlik gösterebilir. Bu pişirme ve sırlama durumuna göre değişken. Alelumum kullanılacak başlı renkler pişirme ve sırlama durumuna bakarak belirlenir. Pembe boya için nikel oksit, al boya için ise bilgi bileşikleri, semavi boya zarfında kobalt ksit kullanılmaktadır. Tahavvül gösteren bu renkler bildirme sık kullanılanlar adına bilinir. Çiniyi süslemede makbul boyaların rengini aldığı bileşikler şu şekildedir; Bakır, Kobalt, Mangan, Mermi oksit, Çipo, Fen Bileşikleri, Nikel, Krom oksit Çini sanatında ortaya çıkarılan seramikler üstüne sürülen camsı parlak madde ile sırlanmış evet. Boyama işleminin ardından boyasız ot, seramiklerin üstünde yerini alır. Hem renksiz hem de mülevven sırlama vardır. Çiniyi fail dirilik dengeyi sağlayacak şekilde kullanmalıdır. Yerleştirirken evet im batırılarak evet da sırın akıtılması ile gerçekleştirilir. Fayans sanatı tarihi mufassal yıllara dayanmaktadır. Bu halk sanatı, Karahanlılar dönemine ait yapılarda bezeme sanatı kendisine görülmüştür. Türk fayans sanatının bin yılı aşkın ayrımsız tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Fayans sanatı, Balaban Selçuklular ve Rum Selçukluları yoluyla devam ettirilmiştir. Selçuklu döneminde birçok cami, menderese, saray, türbe ve kervansaray gibi yapılar çini sanatı ile süslenmiştir.Bu dönemde alelumum lacivert, gökçe, hardal, kahverengi ve siyah renkler kullanılmıştır. Selçuklu dönemine ilgili çiniler alelumum, müseddes, rubai ve dikdörtgen şekillerinde olma özelliği taşımaktadır. Genellikle mozaik şekiller kullanılmıştır. Mozaik şekillerin yanı sıra Kufi tarzı yazılar ve Rumi motiflerde vadi almıştır. Selçuklu döneminden sonra bir nice basmakalıp bu sanatı yürütme etmiştir. Osmanlı devletinin kurulmasıyla fayans sanatı değişik tıpkısı aktarılma yaşamış ve deme kazanmıştır. Osmanlı döneminde birbirinden ayrımlı yapılar motiflerle ve renklendirmelerle süslenerek, çini sanatı yaşatılmıştır.16. yüzyılda İznik ve Kütahya çinileri iş göstermiş ve Türk çini sanatı yerine zirveye ulaşmıştır. Bu dönemde İznik ’te üretilen çiniler daha de renklenmiştir. Yeşil, al, firuze, lacivert ve kahverengi tonları kullanılarak ayrımlılık katılmıştır. Ülkemizde çini sanatının evvel görüldüğü yerler; Bursa- Muradiye Camisi Bursa- Yeşil Camii Edirne- Şah Melek Gösterişli Camisi Çinili Kasır Haseki Medresesi İstanbul-Mahmut Kâmil Türbesi İstanbul- Çetince Sultan Esaslı Camii ve Türbesi Edirne- Muradiye Camisi İznik- Yeşil Camii Cet Nakkaş ve Veli can ülkemizde fayans sanatını ustalıkla kullanan iki nazik sanatçıdır..