Özellikle kapıdan satışlarda ve konut kredilerinde tüketicileri kıygın eden yavaş konvansiyon hükümleriyle müteallik Yargıtay ’dan misil nitelikte ayrımsız karar bundan sonra. Imdi kapıdan satışlarda ve ev kredilerinde haksız şerait geçersiz kabul edilecek. Efdal Mahkeme; tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde meydan alan nahak şartların kesme yerine hükümsüz olduğuna hükmetti. Yıllardır hayalini kurduğu evi, tıpkı bankadan çektiği basamak kredisiyle kayran bitiren, borcu ödeyip cümle şen çağ almak isterken hayatının şokunu yaşadı. Vezneci, evi satan kişinin borcu nedeniyle eve ipotek koydu. Tüketici Mahkemesi ’nin yolunu tutan mağdur mütemmim, bankanın kazanılmış hak teşekkül fail ipotek ayırma beyanından tek taraflı kendisine dönmesinin hukuken tür olmadığını dile getirdi. 284 bin lira bedelci ipotek zımnında medyun olmadığının tespitine ve ipoteğin fekkine karar verilmesini arzu ve sav etti. Mahkemeli, davanın reddini arzu etti. Davanın kabulüne hükmeden Murafaa, davacının davalıya 284 bin TL medyun olmadığının tespitine, ülkü konusu taşınmaz üstünde davalı lehine organizasyon edilen ipoteğin fekkine karar verdi.Bölge Adliye Mahkemesi, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, incelenen duruşma kararının usul ve yasaya akla yatkın olmadığından kaldırılmasına, karar verdi. Davacı kararı temyiz edince devreye Yargıtay 3. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikteki kararda; davacının sav dışı tıpkı kişiden tutulu ayrımsız emlak satın aldığına, ipoteğin konuluş nedeninin çekilen konut kredisi olduğuna, taşınmazı devraldıktan sonra tutu borcunu ödeyerek kapattığına dikkat çekildi. Davacının mukteza kül masraf ve masrafları yatırdıktan sonraları davalıdan ipoteğin fekkini talep ettiği hatırlatıldı. Davalının ilk talebini kabul ederek tapu müdürlüğünden ipoteğin fekkini temenni ettiğini ancak tapunun eksiklikler dolayısıyla bankanın talebini namına getirmemesi üstüne, banka marifetiyle sorun dışı satıcının bankaya olan farklı borçları olduğu gerekçesi ile ipoteğin fekkine yönelik talebinin kabul edilmediği dile getirildi. Kararda şöyle denildi: “Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 çevrilmiş Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 5.Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde vadi kayran nahak yere şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız koşullar dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen, stabil kendisine geçersiz aziz koşullar olmasaydı ayrıksı hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez. Tıpkı ittifak şartı ilkin mücehhez ve standart sözleşmede vadi alması dolayısıyla bitiren içeriğine sorumluluk edememişse, o geçim şartının tüketiciyle müşavere edilmediği kabul edilir. Sözleşmeyi düzenleyen, bir standart şartın münferiden enformasyon edildiğini tez ediyorsa bunu ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. Konkre uyuşmazlıkta “Tapu Müdürlüğünce aranje olan tutu senedinin ‘antant şartları ’ antetli bölümün 1. maddesi, yukarıda açıklayan yasalı tensikat ışığında nahak şart niteliğindedir. Hal hakeza olunca ilk mertebe mahkemesince davanın kabulüne dayalı sunulan karar akıllıcasına olduğundan toprak adliye mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken kesim adliye mahkemesince durumunda sıfır gerekçe ile davalının istinaf başvurusu akseptans edilerek kararın kaldırılmasına, davanın reddine değişmeyen verilmesi asıllar ve yasaya yeraltı olup, bozmayı gerektirir.